Mühendislik, basit bir meslek türü olmaktan öte bir bakış açısı ve bir düşünme tarzıdır. Bu bakış açısına belirli bir eğitimden sonra mı ulaşılır, yoksa bu bakış açısına sahip insanlar ona uygun eğitimi mi tercih ederler bilmiyorum ama bu yazımda “mühendisliğin” bir parça eleştirisini yapmak istedim.
Öncelikle mühendis olduğumu ve mühendisliğe, çalışmalarım sırasında geliştirdiğim kendi metodolojime Kurumsallaşma Mühendisliği adını verecek kadar sevgi ve ilgi duyduğumu da saklamamalıyım.
Mühendisliğin Tanımı
Mühendislik bilimsel ve matematiksel prensipleri, tecrübeyi ve ortak fikirleri kullanarak insana faydalı ürünler ortaya koyma sanatıdır. Bir başka deyişle mühendislik, belirli bir ihtiyacı karşılamak için gerekli teknik ürün ve sistemi üretme sürecidir. Bu tanımdaki “sistem” kelimesi mühendislerin iş hayatı içerisinde rol aldığı alanı oldukça genişletir. Hemen hemen tüm sektörlerde ona ihtiyaç duyulacağı, apaçık bir gerçektir.
Mühendisler bir ürünü en ince detayları ile tasarlar, planlar ve daha sonra onun üretimine geçilir. Tasarım ve planlama olmaksızın üretimde başarı sağlamak oldukça zordur. Deneme yanılmalara, dolayısıyla zaman ve kaynak israfına neden olur. Burada, üretim için mühendisliğin gereği ortaya çıkar.
“Teknik” Mühendisler
İş dünyasında mühendisliğe hayati önem verenler için bu yaklaşım, bazen üretim amaçlı olmaktan çıkar ve hayatın pek çok alanına sirayet eder. Hatta özel hayatın bazı hücreleri de bu anlayışa göre tasarlanmaya başlar ve mühendislik bir “yaşam felsefesi” haline dönüşür. Ancak doğası gereği, daha çok teknik alanda kalır.
Bizibit firmasının danışmanlarından Robert de Loght; şirketlerin ya ortakların içki, kumar, evlilik dışı ilişki gibi iş dışı harcamalarından ya da “mühendisler tarafından yönetilmelerinden” dolayı battıklarını iddia eder, mühendislerin sosyal parametrelere önem vermemelerini ve tamamen teknik parametrelerle yönetmelerini de gerekçe olarak gösterir.
Bu tespite hak vermemek mümkün değil. Çok sayıda örneğe siz de şahit olmuşsunuzdur.
“Doğrucu” Mühendisler
Mühendislik yaklaşımının karakterinden dolayı ucunda risk de bulunsa, mühendisler çoğu kez “Doğrucu Davut” rolünü oynamaktan geri duramazlar. Çünkü “analiz ve hesaplar”, tartışılamayacak sonuçlar verir.
Bir papaz, bir sarhoş ve bir mühendis giyotinle ölüm cezasına çarptırılmışlardır. Sıra öncelikle papazdadır. İnfaz memuru sorar:
“İnfaz edilirken yukarı mı, aşağı mı bakmayı tercih edersin?” Papaz cevap verir:
“Yukarı bakmak isterim. En azından ölürken yüzüm tanrıya dönük olur.”
Resim: servimg.comPapazın isteği yerine getirilir, giyotin bıçağı havaya kaldırılır ve bırakılır. Bıçağın hızı gittikçe azalır ve tam papazın boynuna santimetreler kala duruverir. Bu tanrıdan bir işaret olarak görülür ve papaz serbest bırakılır.
Sıra sarhoşa gelmiştir. Bir umutla sarhoş da yukarı bakmak istediğini söyler. Aynı şekilde giyotin bıçağı tam sarhoşun boynuna yaklaşmışken yavaşlayarak durur. Bu da tanrının bir işareti olarak kabul edilir ve sarhoş da serbest bırakılır.
Son olarak sıra mühendistedir. Mühendis de yüzü yukarı dönük infaz edilmek istediğini belirtir. Tam bıçak havaya kalkmışken mühendis bağırır:
“Durun bir dakika, bıçaktaki sorunun nerede olduğunu anladım!”
Ne yapalım yani mühendis olduysak?
İster bir eğitimden sonra tarz haline gelmiş olsun, isterse de doğuştan bir karakteristik olarak kazanılmış olsun, bir şekilde “mühendis haline gelmiş olmak” utanç duyulacak veya pişman olunacak bir şey değil, aksine birçok insanda olmayan bir yetenektir. Ancak her konuda olduğu gibi bunun da zayıf yönlerinin güçlendirilmesi ve donanımın başka bazı yeteneklerle arttırılması gerekir. Hele iş hayatında yükselme arzu ediliyorsa, yönetim ve liderlik kadroları hedefleniyorsa bunu yapmak bir zorunluluktur.
Yorumlar
Konuk
Yorum 6 (19 Eylül 2014 17:48)
Konuk
Yorum 5 (24 Nisan 2014 10:36)
Konuk
Yorum 4 (22 Nisan 2014 20:28)
Konuk
Yorum 3 (21 Nisan 2014 22:11)
Konuk
Yorum 2 (21 Nisan 2014 21:45)
Konuk
Yorum 1 (21 Nisan 2014 19:42)
Yorumunuzla katkıda bulunun