Bugün çok özel bir gün. Asla duygusal yazılar yazmadığım bu “iş” blogunda bugün biraz istisnai davranacağım.
Çünkü bugün eşimle birlikte çıktığımız evlilik yolculuğunda 20 yılı doldurduk.
Pekiyi, neden 20. yılda bunları yazıyorum? 20 neden önemli?
20 Yıl
Bu rakam aslında, benden ziyade sevgili eşim için büyük bir önem taşıyor. Zira o şu anda, ömrünün tam yarısını benimle birlikte geçirmiş durumda. Birbiriyle karşılaştıracağı iki eşit parça var hayatında. Benim aynı mukayeseyi yapabilmem için ise 9 yıl daha geçmesi gerekiyor.
Genellikle evliliklerin on yıllık dönümlerinde eşler farkı bir etkinlik yaparlar. Tatile çıkarlar, dışarıda bir yemeğe giderler, vs…
Uzun Evliliğin Sırrı konulu seminerde konuşan Temel:
- Eşime hep iyi davrandım. Onu hep memnun ettim. En önemlisi 20. yıl dönümümüzde onu Amerika’ya götürdüm!
- Pekiyi, 40. yıl dönümünde ne yapacaksınız?
- Gidip, onu geri getireceğim!
Biz 20. yıl dönümümüzde bir muhasebe yaptık. Yaşadıklarımızı, yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı konuştuk. Birbirimizi nerede gördüğümüzü, birbirimiz için ne ifade ettiğimizi… Bunun benzerini evlendiğimiz sırada da yapmıştık.
Eşimle evlenirken bunun nedeni, gereği ve bu yolculuğun nasıl ilerleyeceği konusunda aylarca konuşmuştuk. İnsan boşuna yaratılmadığına göre, hayatın içindeki her faaliyetin ve tabi evliliğin de bir anlamı olmalıydı. Ayrılmamak üzere başlattığımız ve ölüme kadar birlikte yürümek istediğimiz bu yolculuğun bir formatı olacaktı elbette. Biz bu formatı en başta belirlemeye çalıştık. Sınırlarımızı çizdik. Hayatı düzenleyecek ve sorunları çözecek bir “hakem” belirledik.
Evlilik Manifestosu
Resim: Hasan Baltalar (Flickr.com)
Resim: Hasan Baltalar (Flickr.com)
Evlenmeden hemen önce, o sırada birkaç yıldır evli olan bir ağabeyime şunu sormuştum: “İki ayrı karakterin birbiriyle anlaşması ve birlikte yaşaması zor olsa gerek. Bu evliliği nasıl götürüyorsunuz?” Aldığım manifesto gibi cevabı hâlâ unutmadım: “Biz birbirimize kızdığımız ve kavgaya yaklaştığımız zaman yalnız olmadığımızı, birinin daha bizi gördüğünü ve bizden hesap soracağını hatırlıyoruz ve hatırlatıyoruz. Böylece işi tatlıya bağlıyoruz.”
Evlenirken bu öğüdü sevgili eşime de aktardım. Elbette sorunsuz, kavgasız, gürültüsüz beraberlik olmuyor. Önemli olan, bunların nasıl giderileceğine dair çözüm mekanizmasına sahip olmanızdır.
Bu 20 yıl içinde tökezleyen, sona eren evliliklere şahit olduk. Bazı yeni yuvaların kurulmasına vesile olduk. Bazılarına hakem olarak, dağılmasını önlemeye çalıştık. Elbette biz de sıkıntılar yaşadık. Dönen çarkın şekli zaman zaman bozuldu. İç ve dış baskılardan dolayı savruldu, elipsleşti. Ama evliliği üzerine kurduğumuz o “merkez” hiç yerinden oynamadı. Bu evlilik bir gün biterse, yine o merkezdeki ilkelerin gereği olarak bitecektir. Çünkü biz ilk gecemizde yaratanımıza, “Bizi, birbirimize zulmeder hale geldiğimizde ayır!” diye dua ettik.
Şimdi sizi şahit kılarak, bu evliliği bize bağışlayan rabbimize hamd ediyoruz.
Yorumlar
Konuk
Yorum 7 (12 Eylül 2017 09:48)
Konuk
Yorum 6 (11 Aralık 2012 19:21)
Konuk
Yorum 5 (27 Eylül 2012 00:59)
Konuk
Yorum 4 (07 Eylül 2012 20:35)
Konuk
Yorum 3 (07 Eylül 2012 13:00)
Konuk
Yorum 2 (03 Eylül 2012 21:52)
Konuk
Yorum 1 (03 Eylül 2012 19:02)
Yorumunuzla katkıda bulunun