1992 yılında evlendikten hemen sonra, mesleğimi icra etmeye bir süre ara verip bilgisayar donanımını öğreneceğim bir işte çalışmaya kararlaştırmıştım. Ankara Kızılay’da bulunan ve bilgisayar satan bir firmanın teknik servis birimine sorumlu olarak başladım.
Birimde bazen OEM bilgisayar topluyor; bazen de firmanın sattığı bir markaya ait bilgisayarların, satış sonrasındaki sorunlarını çözmeye çalışıyorduk. Birkaç kişilik bir ekibim vardı ama kendim de bizzat çalışıyordum.
Mesleğe Dönüş
Bilgisayar donanımı konusunda epey bir tecrübe edindikten sonra oradan ayrıldım. Dokuz ay sürmüştü. Öncesinde zaten yazılım bilgim vardı ve böylece bilgisayar konusunda bana gereken kadar bilgiyi edinmiş oldum.
Elbette tekrar mesleğime döndüm. Siteler’de faaliyet gösteren bir modüler mutfak firmasında planlama sorumlusu olarak işe başladım. Bir aile şirketi olan firma, daha sonra kariyerime yön verecek olan ve yirmi yıldır yapmakta olduğum kurumsal gelişim danışmanlığının çekirdeğinin oluştuğu yerdir.
Orada çok yönlü kazanımlarım oldu. Unutamadığım anılarım var. Birlikte çalıştığımız on kadar arkadaş, hâlâ yılda iki kez buluşup yemek yer ve sohbet ederiz.
Firmanın iki ortağı vardı ve iki zıt grupta toplanabilecek fonksiyonları mükemmel şekilde yürütüyorlardı. Ben beyaz yakalı olduğumdan, daha çok beyaz yakalı patronumuzla muhatap idim. Çok zeki bir işletmeciydi.
Gidici misin?
İşe başlayalı fazla olmamıştı. Bir gün beni odasına çağırdı ve “Elimde bilgisayardan anlayan ve yabancı dili olan tek mühendis sensin” dedi. “Bilgisayar kontrollü makine almayı planlıyorum ve desteğine ihtiyacım var. Eğer burayı sevmediysen ve gidiciysen bunu bilmek isterim” diye de ekledi.
Kendisine memnun olduğumu ve gitmek gibi bir niyetim olmadığını söyledim. “O halde hazırlan, Almanya’ya gidiyoruz” dedi.
Fuara Katılım
Patron, çok yetenekli ve o yıllarda her işletmede bulunmayan bir CNC makine almaya karar vermişti. Aşağıda o aslan parçasını görüyorsunuz. Pazarlık yapılmış ancak Alman firması, makineyi fuarda sergiledikten sonra teslim edebileceğini söylemişti.
Resim: machineryhost.com
İki patronumla birlikte Almanya’ya uçtuk. İlk pasaport alışım, ilk uçak kullanımım ve ilk yurt dışı seyahatim o vesileyle olmuştur. Hannover şehrindeki fuara üretici firmanın misafiri, makinenin de alıcısı olarak katıldık. Firmanın standına takılıyorduk. Patron zaman zaman diğer firmaların stantlarına gidiyor, yabancı iş adamları ile görüşüyordu ama ben hep makinenin başındaydım. O aslanı programlayacak kişi olarak çok heyecanlıydım. Kendimi dev ve vahşi bir hayvanın terbiyecisi gibi hissediyordum. Gelenler, bakanlar, soru soranlar. …
İki Patron
Bir ara karşımda iki kişi durdu. Konuşmalarından anladığım kadarıyla işletme sahibi birer Türk idiler. Genç olanı koca göbekli ve yaşlı olanına, “Bak bu makine harika bir şey! Bilgisayarına imzanı çiziyorsun, kusursuz bir şekilde ahşaba işliyor. Üretimi de seri. Alırsan bileğini kimse bükemez.”
Bugün asgari ücretle çalışmayı kabul etmeyen mühendis arkadaşım patron tarafından resmen asgari ücrete çalışmadığı için korkak ve aciz muamelesi görmüş. Neden? Çünkü o parayı kabul edip sömürüsünü kabul etmeliydi. Değilse tembeldir ve korkaktır değil mi?
Gül-E-A (@Spartaninrozu)
11 Şubat 2019
Kalantor olan iş sahibinin verdiği cevap, beni şoke etmişti: “Oğlum, şimdi bu makineyi alırsam işe bir de mühendis almak zorunda kalırım. Bir ton para veremem ona!”
Şaşkındım. Son derece sakin biriyimdir ama o adamın üzerine kaplan gibi atılıp pençelerimle yüzünü yolmak istedim.
Motivasyon
Bir tarafta beni istihdam eden ve sahip çıkan eğitimli, ileri görüşlü patronum; bir tarafta o nadan! Aralarında ne kadar büyük fark vardı.
1994! CNC başında saatlerce program yazdığımı gören patron, daha sonra “Ben senin mühendis olduğuna ihtimâl vermemiştim” demişti.
Hasan Baltalar (@HasanBaltalar)
27 Ekim 2017
Bu hadise beni firmama daha da bağladı. O makine fabrikamıza geldi. Başına geçip ayakta saatlerce programlama yaptığım, belimin günlerce ağrıdığı ama büyük zevk aldığım o yılları unutmadım. Diğer patronum bir gün yanıma gelmiş ve beni makine başında görmesine olan şaşkınlığını dile getirmişti.
Bu olayın üzerinden çeyrek asır geçti. Elbette patronlar da mühendisler de değişti. Fuarda karşılaştığım patron kafasının hâlâ geçerli olup olmadığının kararını size bırakıyorum.
Yorumunuzla katkıda bulunun