En çok ilgimi çeken kavramlardan biridir “iletişim”. Belki on kadar tanımı yapılabilir ama hangi tanımın kendi tarzına uyduğunu, sanırım en iyi “iletişen” kişinin kendisi bilir. Bakarsınız biri el yordamıyla kendini çok güzel ifade eder, karşısındakini de iyi anlar; bakarsınız iletişim uzmanı olduğunu profiline yazan biri, sosyal medyada saygısızlık ederek muhatabını kırar.
İkincisini bizzat yaşadım ama konu o değil. Orhan Veli gibi, “Onu sonra anlatırım fakat …” diyeyim. Şimdi anlatacağım, iletişim konusunda yaşadığım ve önemli bir ders aldığım başka bir olay.
Hısımlarla İletişim
Evlilik hayatımın başından beri, eşimin ebeveyni ile akışkan bir iletişim kuramadım. İsterseniz bana kızın, ama bu böyle. İşim gereği yaptığım (toplantı, mülakat vb) görüşmelerde karakteri en zorlu kişilerle bile iletişim kurabilmişimdir. Hatta bazı ortamlarda gevezeliğe kaçtığım bile rahatlıkla söylenebilir ama eşimin ebeveyni ile hiç uzunca bir şey konuşamadım. Bunun nedenini sosyokültürel farklılıklara bağladım. Farklı dünyaların insanıydık sanırım. İki taraf da şartları zorlamadı ve geçinip gittik. Hiç hırgürümüz de olmadı ama iletişimsizliğin faturasını, eğitimli bir insan olarak kendime kestim.
Sonra bir olay, bunu tekrar sorgulamama neden oldu.
Ziyaret
Yıllar önce kayınpederim bize yatılı misafirliğe gelmişti. Kendisine elimden geldiğince misafirperver davranmaya çalıştım ama tahmin edeceğiniz gibi, “muhabbet” yok. Gerektiği kadar konuşabiliyoruz.
Birkaç gün sonra konuğumuz olduğunu öğrenen bir arkadaşım, nezaket göstererek “gözünüz aydın” ziyaretinde bulunmak istedi. Kabul ettik, geldiler. Arkadaşım oldukça esprili, rahat konuşabilen ve iletişim yeteneği yüksek biridir. Konuğumla tanıştıktan sonra, hâl hatır sorarak kolları sıvadı.
Kendi işinden bahsedip, kayınpederimin işini sordu. Emekli olan kayınpederim, gençliğinde yaptığı işlerden bahsetti. Sonra ortak bir nokta yakalayan arkadaşım “çorabı sökmeye” başladı. Yarım saat sonrasında kayınpederim kahkahalar atarak anılarını anlatıyor, arkadaşım ise indikçe daha derine iniyordu. Şoktaydım! Bu kadar anlatacak şeyi olduğunu, duymadığım gibi tahmin de etmezdim.
O akşam arkadaşım kayınpederimin çocukluğuna kadar indi. (Bu arada kendisi psikiyatr değildir.) Birbirlerine sarılarak ayrıldılar. Kayınpederim, onca yıllık evliliğim ve kendisiyle tanışıklık süreme rağmen, toplamda benimle olan iletişiminden daha fazlasını birkaç saat içinde arkadaşımla kurmuştu. Şu kanaate vardım: “Kayınpederim tekrar bize gelirse, muhtemelen onlarda kalmak isteyecek!”
… ve ders!
Arkadaşımla birkaç gün sonra karşılaştığımda, o akşamki hayretimi ve yeteneğine olan hayranlığımı aktardım. Bana sarf ettiği cümle, hâlâ kulaklarımda çınlıyor:
Hasan Abi! Her yaştan ve her kültürden insanla konuşup anlaşabilirim. Ancak gel gör ki, kayınpederim ile iletişim kuramıyorum.
Yorumlar
Konuk
Yorum 1 (29 Şubat 2016 19:58)
Yorumunuzla katkıda bulunun