Ahşap Teknik Dergisi’nin 31 Mart 2007 tarihinde İnegöl’de düzenlediği bir etkinlikte, inovasyonun kurumsallaşmasına dair bir sunum yapmıştım. Merak edenler, sunumumun içeriğini daha sonra makale haline getirdiğim şu blog yazımı açarak görebilirler.
Etkinlikten birkaç gün sonra, organizasyonda büyük emeği bulunan ve kendisinin de değerli bir konuşması yer alan arkadaşım Sabit Tunçel telefonla aradı. Bir kamu kurumunun etkinliğe ait kitapçığı ele geçirip okuduğunu, konuya ilgi duyduğunu ve görüşmek istediklerini belirtti. “Ankara’da bulunduğundan, onlarla sen ilgilenebilir misin?” dedi.
“Seve, seve!” dedim ve kurumdan randevu aldım.
Kamu ile Görüşme
Görüşme, kurumun üst düzey yöneticileri yani bürokratlar ile yapılacaktı. Cevap aradıkları ve konuşmak istedikleri konu, kurumlarında inovasyonu nasıl gerçekleştireceklerine dair öneriler almaktı.
Güvenliğe dönük kontrollerle alındığımız binada çok nazik bir şekilde karşılandım. Asansörle yönetim katına geldiğimizde, toplantının yapılacağı yönetici odasına alındım. 6–7 kişilik bir heyet odada beni bekliyordu. Ayağa kalkarak, büyük bir nezaketle buyur ettiler.
Toplantı başkanı önce kendisini, sonra diğer katılımcıları tanıttı. İnovasyonun konuşulacağı heyette mali müşavir, hukuk müşaviri, avukat gibi kurum yetkililerinin bulunması önce çok garibime gitmişti. “Anlarız bakalım” dedim içimden.
Tanıtımdan sonra sözüne devam eden başkan, benim de kendimi tanıtmamı rica etti. O aşamayı da geçtiğimizde, amaçlarını ve benden o toplantı kapsamında beklentilerini söyledi.
Etkinliğimizin kitapçığında bulunan bildiriler, çok hoşlarına gitmişti. Kurumda ciddi bir inovasyona ihtiyaç olduğu zaten bir süredir gündemlerindeydi ve çıkar bir yol arıyorlardı. Ne yapabileceklerini sordular.
Bilgilendirme
Bir saate yakın süreyle inovasyon konusunda bilgiler verdim, sorularını cevapladım. Sıra metodoloji ve uygulama kısmına gelince işin, bu anımı yazmama neden olan kısmı ortaya çıktı.
Bugün bir kez daha anladım ki hükumetin Ar-Ge, girişimcilik, inovasyon odaklı hibe ve teşvik politikalari teoride ne kadar detaylı ve özenli hazırlanmış olsa da pratikteki uygulanabilirliğinin önündeki en temel engel, kamu kurumlarindaki memur ve uzmanlarmış. Özetliyorum: …
Basar Kaya (@basaarkaya)
2 Ocak 2019
Önerdiğim somut uygulama adımları, kurumun statik yapısına takılıp kalıyordu. Bir önerime hukuk müşaviri, ötekine avukat, diğerine mali müşavir bir mazeret üretiyordu. O kuruluşumuzun kanununa aykırı, öteki mevzuatımızda yok, bir diğeri için falan falan yerlerden onay gerekir, vs vs, …
Tüm çalışma hayatı özel sektörde geçen biri olarak, büyük bir şaşkınlık içindeydim. Önerilerim, bir şirkette büyük projeler uygulamadan rahatlıkla yapılabilecek şeylerdi.
Durum karşısında, kurumlarında bu konuda bir şey yapmanın imkân dâhilinde görünmediğini üzülerek söylemek zorunda kaldım ve kalkmak için izinlerini istedim.
Son durum nedir?
Bu ziyaretin üzerinden on yıldan fazla bir zaman geçti. Bu arada devletin işleyişinde, kamu kurumlarının yapılanmasında önemli değişiklikler kaydedildi. Özellikle teknolojiye ayak uydurma konusunda ciddi adımlar atıldı. Ya da ben öyle algıladım.
Rica etsem, birileri bana artık kamu kurumlarının böyle işlemediğini söyleyebilir mi?
Yorumunuzla katkıda bulunun