İletişim esnasında kullandığımız araçlardan biri, bizzat kendi dilimizdir. Bunu ağzımızdaki dilin yanı sıra konuşurken kullandığımız dili de kastederek söylüyorum.
Dile yerleşmiş bazı kalıpları kullanmayı da çokça tercih ediyoruz. Esasen bunlar konuşmayı biraz da edebi hâle getiriyor ve zenginleştiriyor. Hep düz anlamlarla konuşmak iletişime zarar vermiyor ama deyimlerle süslemek işe keyifli bir hava katıyor. Çoğu zaman muhabbeti arttırıyor ancak bazen iletişim kazalarına da sebep oluyor.
Kazamız ve Gazamız
Bir hafta kadar önce sahibinin daveti üzerine bir firmaya konuk olmuştum. Yemek yerken baklavaya sıra geldi. Masada patronun arkadaşı olan diğer bir konuk ve kardeşi de var. Baklavayı ikiye bölerek yerken ona eziyet ettiğime dair espri yapılınca, baklavasıyla çok ünlü olan bir iş sahibi ile yıllar önce yaşadığım bir diyalogu anlatmak istedim. Baklavanın nasıl yeneceğini neşeli bir şekilde tarif eden ve işine âşık olan bu kişiyi anlatırken, masadaki patrona “O da senin gibi eski kulağı kesiklerdendir” dedim.
Birden masada soğuk bir rüzgâr esti. Nedenini önce anlamadım. Diğer konuk arkadaş “Sen ne dedin?” dedi. Tekrar ettim. “Onun ne anlama geldiğini biliyor musun?” sorusu geldi bu kez. “Biliyorum” dedim ve aşağıdaki bilgileri aktardım.
Kulağı Kesik Olmak
Türk Dil Kurumu “kulağı kesik” tabirini, “görmüş geçirmiş, deneyimi fazla olan, uyanık” cümlesiyle; “eski kulağı kesiklerden olmak” tabirini de “görmüş geçirmiş, çok deneyimli olmak” cümlesiyle açıklıyor.1
Çocukluğumdan hatırlarım, bizim oralarda sürüleri koruyan köpeklerin kulağı kesilirdi. Nedenini, bu konuyu güzel işlemiş bir yazıdan alıntılayayım:2
Eski kabadayılar için kullanılan bir deyim aslında. Kökeni ise çoban köpeklerinin kulaklarının kesilmesi. Kurtla kapışacak köpekler yaralanmasın, kavgada kurda göre daha avantajlı olsun diye kulakları kesilirdi. Yaşlı bir köpeğin vaktiyle babayiğit olduğu kulaklarından anlaşılırmış. Eskiden savaşta kullanılan miğferlerin bazılarında kulaklar kılıçla yaralanmasın diye kulak siperleri bulunurmuş. Bu bağlamda bakıldığında eski kulak yaraları cesur, gözü pek, korkusuz anlamlarında olumlu nitelemelere sahip.
Yazarın bahsettiği bu olumlu niteleme bizim ortamda ters tepmişti. Esasen yazısında, o da bir benzerini berberde yaşadığını anlatıyor.2
Durumu Kurtarmak
Deneyimleriyle öğrenmiş o alanda güç kazanmış, haber kaynak çemberi geniş kişi.
Sedat Subaşı (@sedatsubasi)
4 Aralık 2018
Konuk arkadaşa durumu izah etmeye çalıştım. Patronun kardeşi de beni destekleyince, bir rahatlama oldu. Sonunda patron, “Onu 35 yıldır tanırım. Bana köpek demek istemesi düşünülecek şey değil” diyerek tartışmayı sonlandırdı.
Sonlandırdı ama konunun böyle manipüle edilmesi de benim canımı sıktı. Baklava yerken, ağzımın tadı kaçmıştı.
Halk dilinden, böyle kendi anlamından uzaklaşarak deyim haline gelmiş çok sayıda örnek verilebilir. Buna “mecazi anlatım” deniliyor. Birine “Tazı gibi koşuyorsun” dediğimizde, ona “Köpeğe benziyorsun” demiş olmuyoruz değil mi?
Anlaşılmak
Hiç unutmam; bir gün 20li yaşların başında birine gayri ihtiyari “Şunu şöyle yapma oğlum” benzeri bir söz söyledim. “Bana oglim dime” diye bir bağırışı vardı. Ne olduğunu anlayamadan “Niye?” dedim; “Dime” diye tekrarladı. Sonra anladım.
1971 (@msttp_1971)
7 Aralık 2018
Hepimiz anlaşılmak için konuşuyoruz. Yanlış anlaşılma da doğal olarak üzüyor. İletişimde her iki tarafın da iyi niyeti olmazsa, çok daha zor durumların ortaya çıkması mümkün görünüyor.
Anladığınız ve anlaşıldığınız, keyifli iletişimleriniz olsun!
- Türk Dil Kurumu. “Güncel Türkçe Sözlük” tdk.gov.tr
- Akgün, Metin. “Eski Kulağı Kesiklerden…” (30 Ocak 2017) metinakgun.wordpress.com
Yorumunuzla katkıda bulunun