Sosyal medyada zaman zaman, iş hayatına dönük bazı araştırma veya anket sonuçlarını paylaşıyorum. Rastladığım ve bu kez biraz da toplumsal hayata dönük bir araştırmayla ilgili bilgileri, sosyal medya paylaşımı boyutunu aşmasından dolayı bir blog yazısına dökmeye karar verdim. Söz konusu araştırma “shoplifting” yani “dükkânlardan mal aşırma” ile ilgili.
Önce araştırma ile ilgili tanıtıcı bilgileri vereyim:
Ulusal Perakende Güvenliği Anketi
Araştırmanın verileri yeni ve Transilvanya Üniversitesi’nin 24 Temmuz 2016 tarihli “Ulusal Perakende Güvenliği Anketi” isimli çalışmasından geliyor. Ankete 2.123’ü canlı, 7.155’i çevrimiçi internet kullanıcısı olmak üzere 9.278 kişi katılmış. Kuruluşun yeri ve anket sahası ABD, ancak istatistikteki örnekleme teorisinden hareketle (güven sınırları içinde) dünya geneline dair yorum yapmak mümkün. Ayrıca ABD dünyanın en büyük ekonomisine sahip kabul edildiğinden, oradaki tüketici davranışları ayrı bir önem kazanıyor.
Şimdi gelelim anket verilerine:
Anket neler söylüyor?
ABD’de dükkânlardan mal aşıran kişi sayısı 27 milyon ve bunun 10 milyonu son beş yılda bu işi yaparken yakalanmış. Oransal açıdan bakarsak, 48 kişiden biri suçüstü yakalanıyor ve %45’i yakalanmanın bu işten vazgeçmeyi sağlamadığını söylüyor.
Dükkânlardan mal aşıranlarda çocukların oranı %25. Bu alışkanlığa ergenlik döneminde başladığını söyleyenlerin oranı ise %55. Sıkı durun! Bunu yapan çocuklardan, diğer çocukların da yaptığını bilenlerin oranı %89.
Yapanların %72’si, bu işi önceden planlamıyor. Dükkânlardan mal aşıranların %3’ünün “profesyonel” olduğu varsayılıyor. Aşırmayı âdet haline getirenler, bunu haftada ortalama 1,6 kez yapıyor. Aşıranların çoğu, bu alışkanlıktan ortalama 24 yaşında kurtuluyor.
Ekonomik Değerler
ABD’de perakende dükkân veya mağazalarından her yıl aşırılan ürünlerin ekonomik büyüklüğü 13 milyar USD. Aşırılan malların ortanca (medyan) birim değeri ise 37,5 USD. Büyük olmayan bu rakam, vaka adedinin fazlalığına işaret ediyor.
Önlem alınmıyor mu?
Araştırmaya göre, ABD mağazalarında aşırmalara engel olabilmek için çoğunlukla kapalı devre kamera sistemi tercih ediliyor. Kameraların mağaza içinde görünür olanları %70, gizli olanları ise %46 ağırlıkta. Sivil polis, dedektif veya güvenlik görevlisi kullanımı %33, alarmlı kapı geçişleri de %27 oranında tercih ediliyor. %15 oranında ise, deneme kabinlerinin bir görevli ile denetlenmesine gidiliyor.
Türkiye’de durum ne?
Dükkânlardan mal aşırmayla ilgili yerli bir araştırmaya rastlamadım ama perakende mağazalarındaki önlemlere bakıldığında, burada da bir güven sorunu olduğu anlaşılıyor. Bir yere giderken, kapının önüne tabure konularak dükkânın açık bırakılabildiği bir dönemden bugünlere geldik.
… Esnaf tabureyi kapıya bırakır, dükkanı kapatmadan giderdi. Şimdi her yerde güvenlik görevlisi var. …
Hasan Baltalar (@HasanBaltalar)
6 Mart 2016
Toplumun giderek daha kozmopolit bir yapıya dönüşmesi, bu konudaki kaygıları arttırıyor olabilir. Yoksulluk seviyesinin bunda etken olduğunu düşünmüyorum. ABD’de bile yaşandığına göre, sorun varlık/yokluk kaynaklı değil. Zaten bazı psikologların yazılarında da, konu ile psikolojik hastalıklar arasında bağlantı kurulduğu görülüyor.
Ne yapmalıyız?
Öncelikle farkındalık! Bu alışkanlık, çocukluktaki masum bilgisizlikle başlayabiliyor. Elimizde büyüttüğümüz çocuklarımızı, dikkatle izlemek durumundayız. “Benim çocuğum asla yapmaz” garanticiliğini bırakalım. Onlarda bu tip davranışları gördüğümüz zaman, eğitim büyük önem kazanıyor. Psikiyatrik yardım almak ise ayıp değil.
Alınan önlemlere rağmen işin bu boyutlara varması, polisiye çözümlerin fazla etkili olmadığını gösteriyor. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da “eğitim şart”!
Yorumlar
Konuk
Yorum 2 (06 Austos 2016 09:23)
Konuk
Yorum 1 (06 Austos 2016 05:56)
Yorumunuzla katkıda bulunun